Bu Blogda Ara

31 Ağustos 2010 Salı

Şık Telefonluk


Yaz günleri en rahat olduğumuz günlerden. Daha önce de yaptığım telefon kılıflarını biraz daha süsledim. Renkli kırma boncuklarla etrafını ve alt tarafına süs yaptım. Bağlama ipine boncuklardan toplar yaparak ağırlık verdim. Sapını üç sıra renkli kırma boncuk dizildikten sonra saç örgüsü yaptım. Lacivert taftanın üzerini o an aklıma gelen motiflerle süslüyorum.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Masa örtüsü(Kırk yama)


Bizler belki de çok gezmek zorunda olduğumuz için elime aldığım eşyaların şehirlere göre anıları oluyor. Bunlar beni yıllar öncesine götürüyor. Anılar acısıyla tatlısıyla benimle birlikteler.

Bu masa örtüsü de Eşkişehir anısı. En sıkıntılı günlerimi bana unutturan çalışmalar. Zişan Hanım' la Kütahya'da tanışmış fakat kırk yama çalışmasını bu denli düzenli yapamamıştım. Almış olduğum taftaları motif üzerinde görüldüğü gibi kesip teyelleniyor, elde olgulama dikişi ile birbirlerine tutturuluyor. Üzerleri yine elde yorganlama yapılılyor.

Orta kısmına kendi amplemimi işledim. Bana ait olan eser severek kullanıyorum. Renk te bana huzur veriyor.

29 Ağustos 2010 Pazar

Giydirilmiş Sandalyeler

Severek aldığımız eşyaların zamanla yıprandığını gözlerimizle görebiliyoruz. Ancak bir süre sonra gözümüz alıştığı için bize sıradan gelmeye başlıyor. Bu eşyalarımızı tekrar ilk günlerinde olduğu gibi görmek için yenilemek, yeniden oluşturmak gerekiyor ve bu bana zevk veriyor. Değişik işler yapmak, nasıl olacağını görmek, başarmak... Bunlar insana haz vererek hayatı daha çok yaşanır kılıyor...
Duvarları süslemek için yapılan panolar bir zamanlar camların arkasından bizlere uzunca süre baktılar. Onların da "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" teorisine ayak uydurmaları gerekiyor. Çok güzel değişik tekniklerle işlenmiş siyah üzerine çeşitli modelleri olan panoların camlarını, çerçevelerini aldım. İçlerini yıkadım, ütüledim.
Kenarlarına şeritler geçirdim. Siyahlı pembeli kumaşı kullanarak Sandalyenin üzerine göre kese biçiminde dikip geçirdim.
Oturak yerine kare kumaş kesip alttan zımbaladım ve sandalyeler yeni görünümlerine sahip oldular...

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Yazlık Şapka

Yaz demek güneş demek. Güneş her ne kadar pırıl pırıl olunca, denizin ve kumsalın cazibesini de kullanarak bizi kendisine çekse de, sıcaktan ve güneşin zararlı etkilerinden kaçmak için hemen aklımıza şapka gelir. Bu şapkayı yıllar önce yine kızıma yapmıştım. Bakıyorum da bunu olsa olsa süs için yapmışım, çünkü güneşi olduğu gibi geçirir. Kızım ilkokuldaydı, çok sıcak olmayan bölgelerde olduğumuz için rahatlıkla kullandı.
Şairin dediği gibi:
"Yağmuru seviyorum diyorsun şemsiye açarsın,
Güneşi seviyorum diyorsun gölgeye kaçarsın"

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Dantel Motifli Elbise


Yaz gelince üzerimize rahat kiyafetler düşünürüz. Bu sıcak günlerde kıyafetlerimizin üzerimize yapışmasını istemeyiz. Fakat giydiğimiz elbise de şık olsunisteriz. Bu şıklık konusu herkese göre değişiyor ve tabii ki renkler ve zevkler tartışılmıyor. Aynı evde yaşasanız da farklılıklar göze çarpıyor.

Yapılan işin kolay olması ve emek verdiğimiz çalışmamızın kullanılır olması en büyük artı. Bu elbiseyi tasarlarken bunları düşündüm. Şimdi Datça'ya tatile gideceğiz. Orada da çok kullanışlı olacağını umuyorum.

Dantel bilenler için çok kolay bir motif.



Dantel örmesini az bilenler de bu motife bakarak yapabilirler. Motifler bittikten sonra üstünü zincirlerle bitirdim. Pamuklu desenli kumaşa geçirdim. Güzel ve kullanışlı oldu, bu çok sıcak günlerde beni rahatlatacağını düşünüyorum...

24 Ağustos 2010 Salı

Nihale

Hiç fırsatınız oldu mu bilmiyorum ama toprakla uğraşmak ne kadar güzel, elinize verilen toprak... Herhangi bir ürün elde etmek için elinizin ne kadar çamur olduğuna bakmadan yeni bir ürün yaratacaksınız. Tabi elinizin çok kirlenmesi de ben gibi işe yeni başlayanlarda görülüyor. Ustalar çok daha rahat çalışıyorlar. Yıllardır isteyip gidemediğim seramik kursuna nihayet İzmir'de gitme fırsatı buldum. Hocalarım ve arkadaşlarıma bana sağladıkları imkanlar, çalışmalar ve geçen güzel zamanlarım için teşekkür ederim. İyi bir ortam oldu. Bu resimde görmüş olduğunuz da ilk öğrendiğim nihalem. Ne kadar eğri ve ve düzgün olmasa da benim için çok kıymetli. İlk eserler çok kiymetlidir. Sucuk yöntemi ile yaptığımız nihaleyi ilk pişirimden sonra cobalt ile boyayıp tekrar pişirdik. Soframda gururla kullanıyorum...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kola Kapağından Nihale


Ailecek masada toplanmak, birlikte olmak çok güzel, bunun belki de farkına ayrılınca daha çok varılıyor. Çay içerken çaydanlığın altına, yemekte tencerenin altına koyarak ısının masaya geçmemesi için nihale aranır ve genellikle de hemen bulunamaz.

Çeşitli şekillerde, zevkimize göre topraktan yapabileceğimiz gibi çarşıdan da alabilir veyahut ta evde içtiğimiz gazoz, soda kapağından da nihaleler yapılabilir. Malzemeler de çok kolay bulunabilir cinsten. Bu nihaleyi yapmak için sadece kapak ve kumaş gerekiyor. Çay tabağı büyüklüğünde kesilen kumaş etrafı az kıvrılarak elde büzgü yapılır. İçine kapak konularak birleştirilir. Renklerini kendiniz zevkinize veya elinizdeki kumaşa göre ayarlarsınız. Atacağınız kot pantolondan da çok güzel çalışmalar olabilir.
İki tarafının şekli farklı olsa da çift taraflı kullanılabilir.
Masa etrafında sevdiğiniz dostlarınızla beraber olmanız dileyiğle...

22 Ağustos 2010 Pazar

Tepsi örtüsü

Bu tepsi örtüsünü arkadaşımda görünce papatyaya benzeyen modeliyle beni etkilemişti. Tek tek yapıldığını zannettiğim de yapmasının zaman alacağını düşünmüştüm. Fakat motif olarak değil de birinci sırada motifin yarısı, ikinci sırada motifler tamamlanıyor,ip kırılmadan bitiriliyor.


Örtünün boyu ne kadar olsun diyorsanız o kadar motifle başlanıyor.


Yandaki motifte bunu görebilirsiniz.
İstenirse tek tek te yapılabilir. Tepsi üzerinde güzel duruyor. Çayın güzel demi daha hoş oluyor.
Beş çayına bekleriz...

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Testi

Seramik kursuna başladığımız zaman ilk yaptığımız işlerden. testiye şekil vermek bana çok zor geldi. Testinin üzerine beyaz çamur sulandırılarak püskürtüldü. Kurumadan şekiller kazılarak ortaya çıkarıldı. Acemi ve aceleci birine ait olduğu ne kadar belli.
Dostluk kazanmış olmam bu kursun en büyük kazancı.

20 Ağustos 2010 Cuma

Kumaş Bileklik



Yaz gelince çok renklilik harika. Gençlerin bilekleri çeşitli meteryallerle yapılmış takılarla süslü. Ben de güzel kızımın güzel ince bilekleri için parlak yeşil satenden bileklik yaptım.
Verev kumaşı içinde kalması için biraz kalın kesip payını kalınca bırakarak, dikip çevirdim. Oluşan yuvarlak şeritlerle çevirerek süs verdim. Üzerine yine çevirerek bir gül yaptım, yanlarına küçük toplar yerleştirdim. Kumaşın içini ve dışını farklı kullandım.
İyi günlerde kullanabilmesi dileyiğle...

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Yine bir Çanta


Elimizde bulunan değişik kumaşlardan ne yapabileceğimiz düşünülür, taşınılır sonunda yarıtıcı bir fikir ortaya çıkar. Bu çanta da öyle yeni fikirlerden biri. Yuvarlak kumaş parçaları kestim, ortalarında çizgiler oluşacak şekilde, bunları kırkyama yaparak örtü oluşturacaktım. Benim istediğim şekil çıkmadı. Ama kestiğim parçaları atamadım.
Arkadaşıma bayram ziyaretine gidecektim. Onun çok sevimli bir kız torunu var. Kumaşları birleştirerek çantayı oluşturdum. İçine şekerleri ve harçlığını koydum. Çocuk çantayı alınca çok mutlu oldu tabi onun mutluluğu beni çok sevindirdi. İnsan kendi ürettiği şeylerin birilerine sevinç kaynağı olduğunu görünce bir başka mutlu oluyor. Daha sonra öğrendim ki bahsettiğim sevimli torun, anneannesinden kumaşlar alarak bu çantaya benzer şeyler yapmaya çalışmış. Bunu duyunca daha da sevindim. Çocuklar küçük yaşlarda yapmak istedikleri şeyleri yapmalı. Çocuğa gerekli malzemeler verilse belki de çocuk ilerleyen dönemlerde bir sanatçı olacak. Çocuklarla ilgilenip onların yaratıcılık yönlerini geliştirmeliyiz. Umarım bu çocuğun belli yetenekler elde etmesinde bir payım olmuştur...

17 Ağustos 2010 Salı

17 Ağustos

17 Ağustos zor bir gün. 11 yıl önce yaşanan bir doğa felaketi. Biz Kütahya'da o kadar sarsıldık ki
gecenin bir yarısı ( saat 03.02 ) anlatması çok zor güçlü bir sarsıntı ile uyandık. Dışarıya çıkmak mümkün değil, evde kapıların açılıp kapandığını gözlüyorsunuz hareket etmeniz imkansız. Ne kadar korktuğumuz belli değil. Çocuklarım benden daha sakin bir şekildeydi, bulduğumuz kıyafetlerle dışarı çıktık, ne olduğunu anlamaya çalıştık. Daha sonra hissettiğimiz sarsıntının İstanbul tarafından gelen bir depremin sarsıntıları olduğunu radyodan duyduk. Gün ışıyana kadar doğru dürüst bir bilgi alınamadı. O geceki kadar yıldızı bir daha gökyüzünde göremedim. Ulusca çok kötü günler geçirildi, günler ilerledikçe Adapazarı, Gölcük, Düzcedeki felaket gün yüzüne çıktı. Bir çok çocuk kayboldu pek çok insan öldü. Böyle bir olaydan ders almışızdır demek zor oluyor....
Böyle zor günlerin tekrar yaşanmaması dileğiyle...

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Turşu Küpü



Bundan yıllar önce evlerde turşular toprak küplere kurulurmuş. Bunlar evin alt bölümünde serin yerde saklanır kışın rahatlıkla yenebilirmiş. Havalarda bu kadar sıcak olmazmış. Şimdi havalar ısındı herşeyi buzdolabına koymak gerekiyor, e biraz da artık evlerin pek alt katları yok hep apartman dairelerinde yaşıyoruz.
Bu gördüğünüz küp te zamanında içinde turşu saklamış bizim büyüklerimiz içinden çeşitli (elma, armut, üzüm, patlıcan, içi doldurulmuş biber, domates vb.) meyve ve sebzelerden oluşan harika turşular yediler. Biz de az da olsa ona yetiştik.


Bana gelen bu testi işini bitirdi diye atılamazdı. Bir televizyon kanalında "Bursa Kız Meslek Lisesi" Öğretmeniydi zannediyorum, bir hanım şişeler üzerini kağıtla kapladı ve bazı yerlerini boyadı, vernikledi. Bunu unutmadım, geçenlerde elimde olan çeşitli gazeteden kestiğim parçaları küpün üzerine yapıştırdım, ben de bazı yerlerini boyadım, vernikledim. Denizden topladığım deniz kabuklarını da üzerine yapıştırdım. Şimdi ise evimin girişinde bana eski günleri hatırlatıyor...
NOT: Bu arada sizinle çok güzel bir video paylaşmak istiyorum, turşu deyince aklıma geldi, izlemek isteyen arkadaşlar linki tıklasınlar. Turşucu cimcime

15 Ağustos 2010 Pazar

Maskeli Demlik


Bizim en büyük zevkimiz çay içmek. Vucudumuzun kırgın yada hasta olduğu zaman bitki çayları, ıhlamur içmek isteriz. Bunların kaynamaması gerektiğini sadece demleme yapılmasının yeterli olduğunu biliyoruz. Hatta kaynadıkça çayın tadının da kaçtığı bir gerçek.

Oğlum Özgür burnundan ameliyat oldu, şimdilik sıcak içecekler alması yasak ama kışın soğuk günlerde içini ısıtması için daha önce kendisi ile birlikte gördüğümüz bu tasarımı, hazır oğlum ameliyat bahanesiyle yanımdayken gerçekleştirmeye karar verdik.


Elimizde bulunan porselen demlik üzerine siyah orlon ipten tığ işi ile kılıf ördüm. Bunu yaparken demlik üzerinden kalıp çıkardım daha rahat çıkarabilmek için yandan çırt çırt diktim. Gözleri, düğmeyi boyayarak yaptım. Gördüğümüz bir resmi yıllar sonra hatırlayıp gerçekleştirmek çok hoş oldu. Artık kışın demlediği çaylar soğuk havada hemen üşümeyecek ve üzerindeki giysiyle sıcaklığını koruyabilecek. Acaba yere düştüğünde kırılmaması için içine çelik yelek de giydirsek mi?

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Lavanta Torbası

Çamaşırlarımızı çekmeceye koyduğumuz zaman daha güzel kokmasını istiyorsak, ki bunu hepimiz isteriz, yapmamız gereken şey çok kolay . İpek dokuma kumaşla küçük bir torba dikilir. Etrafı tığ işi ile çevrilip, üzeri küçük motiflerle süslenir. Sap olarak çift taraflı ip geçirilir. İçine lavanta veya zevkinize göre hoş bir koku koyabiliriz. Çamaşırlarımız mis gibi kokar...

13 Ağustos 2010 Cuma

Kokulu Kapı Süsü


Misafirlerin gelmesi bizleri tatlı bir telaşa sürükler. Onları en iyi şekilde karşılamak rahat ettirmek isteriz. Bunun için daha misafiriniz kapıda iken güzel koku ile karşılamak onları mutlu eder. Bunun için desenli şifon kumaşı uzunlamasına dikip çevirdim. İçine lavanta doldurup bağladım. Üzerini çeşitli süslerle donattım. Bunu kapıya taktığınız zaman biraz da elinizle oynarsanız hoş kokusuyla lavanta harika kokuyor. Denemenizi tavsiye ederim...


12 Ağustos 2010 Perşembe

ikiz

İkiz olmak çok güzel bir duygu. Çocuklarımda bunu yaşıyordum, fakat dünkü olayda bunu daha da anladım. Özgür ne zamandır burnundan rahatsızdı, başı sürekli ağrıyordu. Bunun için dün ameliyat oldu. Özer Ankara'dan sabah yetişti. İki kardeşin buluşmasını görmek gerekiyordu. Ameliyat sonrası kardeşini sedyeyle hemşire, bakıcıyla birlikte asansöre götürdüler. Çıkışta kapı açıldı Özer yere yığıldı. Tahammül edemedi. Kendisine hemen geldi fakat kalkamadı. İki oğlumunda aynı anda sedyede görmek en kötü anım diyebilirim. Annelerin evlatlarını hep iyi yerlerde sağlıklı görmek isterler.



10 Ağustos 2010 Salı

Telefonluk

Dışarı çıkarken, bisiklet binerken boynumuza takacağımız telefonumuzu içine koyabileceğimiz küçük bir çanta daha. Farklı renkler farklı giysiler, farklı kombinasyonlar için. Bu telefon kabının özelliği kumaşı... Kendinden şeritli kumaşın üzerine boru boncuk ve kum boncukla süs yaptım. Kese biçiminde diktim. Ağzını bal rengi tafta ile çevirdim. Sapını siyah makromelik ipten saç örgüsü yaptım. Büzmek için iki taraftan ip geçirdim. Ağzı da büzüldüğü için daha rahat kullanılabiliyor...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Fiskos Masası

Evlerimiz bizim için kutsal mekanlardır. Evlerden uzaklaşınca kıymetini daha da anlıyor, hemen "İnsanın evi gibisi yok!" diyoruz. Evimizin temiz, düzenli olması da bizlere huzur verebilmeleri için çok önemli. Bu düzenlemeleri, güzellikleri getirmek için her zaman çok para harcamak gerekmez. Elde bulunan nesnelerle biraz yaratıcı zekamızı kullarak da evimize düzen verilebilir. Kızımın aldığı televizyon kolisini atmak istemedik ve içine topladığımız fazla eşyaları, ıvır zıvırı koyduk. Koli olarak nereye koyacağımızı düşündük arka tarafa attık ama o da olmadı bir türlü gözümüze hoş gözükmedi. En sonunda kahverengi masa örtüsünün üzerine koliyi oturttuk ve köşeleriden güzelce topladık. Üzerine boncuklu örtüyle örttük. Antalya'da Geyik Bayırı'ndan topladığımız doğal çiçekleri üzerine düzenli bir şekilde koyunca köşede güzel bir görüntü oluştu. Fiskos Masası modası var mı bilmiyorum. Ama sizleri dedikodu yapmaya beş çayına bekleriz...

.

8 Ağustos 2010 Pazar

Kırmızı Şapkalı Ördek

Sevimli görünen bu ördek kapıcınız varsa kapı dışına asılarak kapınıcınızın aldığı ekmek ve gazetenin konmasına aracılık ederek, komşularınızın "Ayy bu Gülhiz hanım ne kadar da marifetliymiş, gene burda da farkınını belli etmiş." demesine veyahut da dolap içine yada çocuğunuzun odasında küçük eşyaların toplanmasına yardımcı olabilir. Şapkası ve mavi gözüyle sanki bir çizgifilimden çıkmış gelmiş gibi duruyor değil mi? Onu bir oyuncak olarak da etrafınızdaki küçüklere hediye edebilirsiniz. Böylelikle eşyalarını toplamayı zevkli hale getirebilir ve çocuğunuzu eğlenerek öğrenmeye teşvik etmiş olursunuz. Malum insanlar bazı alışkanlıkları çocukken ediniyorlar.
Bu benim 2000 yılında Kütahya'da "Pratik Kız Sanat Okulunda" aldığım kursta öğrendiğim bir çalışma, ne çok gezmişim...

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Güllerin Dansı

İnsan düşününce neler yapıyor. Bunları ellerimizin marifetiyle yaptığını unutmayalım, ellerimizin değerini bilelim. Bu tür çalışmaları yaparken aklımız ve algılamamız çok önemli. Gördüğünüz çiçekleri televizyonda bir hanım anlatırken gördüm. O anda ipim yoktu, daha sonra ipimi alınca meydana getirmeyi denedim. Aklımız ve algılamamız önemli dememin sebebi o işin mantığını anlamamız ve akıl defterine kaydetmemiz. Hemen sıcağı sıcağına anlatılanın ertesinde yapamasam da sonuç mükemmel oldu. Eğer imkanınız varsa, kullandığımız ip ince ebruli tiftik olursa daha iyi sonuç veriyor. Çok kalın şişle 70-80 tel başlanıyor. Kalın tığla zincirli yeri üstte kalacak şekilde 7 yada 8 tel alarak birleştiriliyor. Elinizle döndürülerek şekil verirseniz gülleriniz oluşuyor. Siyah iple sap yaparak birleştiriyorsunuz. Çok güzel bir takı olarak kullanıp dikkat çekebileceğiniz gibi, kışın atkı olarak da kullanabilirsiniz.
Not: Resmi bana gönderen sanatçı arkadaşıma çok teşekkür ederim gerçekten de güzel bir fotograf olmuş arka fonu da çok güzel kullanmış, teşşekkürler...

6 Ağustos 2010 Cuma

Telefon çantası

Yaz gelince dışarı çıkmak insanı rahatlatıyor. "Sıcak yemiş dört duvar arasında kalacağıma dışarda az da olsa esen rüzgara koşarım." diye düşünenlerdenseniz bu çalışma sizin için. Dışarı çıkınca alınması gereken ehemmiyetli şeyler vardır, her zaman bir ikisini unuttuğumuz olmazsa olmazlarımız vardır. Hatta bazı unutkan arkadaşlarımızın kapısında etiketler vardır "1-cüzdan, 2-telefon, 3-saat, 4-anahtar, 5-gözlük..."gibi. Büyük çantalar dışarı çıktığımızda yanımıza almamız gerekli elzem şeyleri alırken özellikle sıcak havalarda bize fazlasıyla yük oluyorlar. Üstelik biz her zaman yanımızdaki erkeklerin ağır yükünü çekmek zorundamıyız canım! O zamanlarda küçük keseler halindeki çantalar bizleri kurtarıyor ve hafif sportif yürüyüşlerimize eşlik ediyorlar. Ayrıca çantaların üzerlerindeki allı pullu tasarımlar da süslüleri ilgi odağı haline getiriyor. Kum boncukları, boru boncuklarla işlenmiş. Sapı üç sıra kum boncuk dizilmiş saç örgüsü yapılmıştır. İki yandan delikler açılmış büzme ipi takılmış. Büzme iplerinin başları üç incili topla süslenmiştir.
Gözde de giyim ve yaşam zevkine sahip bir bayan olarak bu tasarımları çok güzel kombinasyonlarla kullanıyor. Kendisini bu başarısından dolayı tebrik eder, çektiği özenli ve güzel fotograflardan dolayı da çok teşekkür ederiz.
Ayrıca bilmiyorum daha önce bahsetmiş miydik fakat Gözde çok güzel yemek yapar, yemekle (yani yapmak anlamında çünkü yemek yemek anlamında yemekle hemen hemen herkes ilgileniyor fakat yapmak farklı bir zanaat) ilgileniyorsanız işte size mükemmel bir çalışma

5 Ağustos 2010 Perşembe

Yazlık Çanta

İnsanlar dostları arkadaşlarıyla çoğalıyorlar. Ben de kendimi hep çoğalan gelişen kişiler arasında görüyorum, mutlu oluyorum. Fotoğraf makinemdeki sorun çözülmedi. Eve döndüğüm zaman beni mutlu eden dünyalar güzeli Gözdeden aldığım resimler beni eski günlere götürdü. Gözde'ye çok teşekkür ederim. Yaptıklarımı bazen unutuyorum. Bu çantayı görünce hatırladım. Kızım Özge bana hep ''Yaptıklarını fotoğrafla, arşiv oluştur.'' derdi. Fakat bunu şimdiye kadar yapamadım. Bir şeyleri yapmak bazen zaman alıyor, bazen de bir kıvılcım gerekiyor. Özgür ve Özer'in zorlaması ile bu işe başladım. İlk başta çok zorlanırım, yapamam, kıvıramam diye düşünüyordum ama gençlerden gelen tepkiler kıvırdığımı gösteriyor. Ne iyi oldu da başladım. Ne kadar işim var bilmiyorum ama başlamak bitirmenin yarısıymış.
Bir işi yaparken az masraflı ya da geri dönüşümlü olmasına dikkat ederim. Bu çanta da bu şekilde meydana getirildi. Açık renk eteğimi artık giyemiyordum ve artık onu değerlendirmem gerekiyordu. Bu çantanın boyutlarını elimdeki daha önce aldığım çantaya göre yaptım. Üzerine, desenli kumaş; kenarına nuskalar, kurdele ve düğmelerle işledim. Kırmızı kumaşlardan kareler kestim. Kestiğim bu kare kırmızı kumaşları katladığımda üçgenler oluştu. Tekrar katlayınca daha küçük üçgenler oluştu. Kumaşın kesik yeri altta kalacak şekilde üçgen kumaşın kenarına sıraladım. Bunu kurdele ile temizledim.
İyi günlerde kullanılması dileğimdir...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Kot Çanta II (Ela Kaya'ya)


Dünya da beni mutlu eden o kadar çok şey var ki; bunlardan birisi de çocuklarım sayesinde benim genç arkadaşlarımın, onlar kabul ederlerse kızlarımın, oğlanlarımın yani çocuklarımın çoğalması. Okuldaki öğrencilerden sonra daha da çoğaldık. Ne güzel hayatın tadı bu olsa gerek. Yaptığım çantalardan birisinin sanatsal, özenle çekilmiş, sanatçı kişiliğini yansıtacak mavi fon kullanılmış bu güzel, ilgi çekici resmi Ela'dan geldi.

Kullanılan eserleri tekrar görünce ben de memnun oluyorum. Yapılışı diğer çanta yapılışları ile aynı. Tekrar anlatmayayım burada bir özellik var yıllar önce perde halkalarından yapmış olduğum motifle kurdele ve düğmeler birbirini tamamlamış.

Ayrıca Ela bu sene çalışma hayatına başlıyor. Bu konuda kendisini azminden ve yeni işinden dolayı kutluyorum. Zor bir süreçten geçti. Umarım hakettiği güzel günler yakında gelir.
İyi günlerde kullanmasını dilerim...

3 Ağustos 2010 Salı

kırkyama yorgan


Bazı özel günler vardır ki o günlerde yaptığınız hazırlıklar, telaşlar farklıdır. Bende de bu yaz evlenecek olan yeni oğlum ve yeni kızım için neler yapabilirim telaşı oluştu. Bana özgü, beni anlatan fakat onların da sevmesi, beğenmesi gereken bir şey yapmam, üzerinde emek sarfetmem gereken farklı bir şey yapmak istedim... Güzellik göreceli bir kavram olduğu için, yaptığınız şeyin kime ait olacağını bilince daha da kişiye uyumlu yapmaya çalışıyor, zevk ve beğenileri az çok tahmin ederek ona göre tasarım yapıyorsunuz. Resimde gördüğünüz yorgan çalışmamda maviler Deniz'deki durgunluğu ve "Engin" liği anlatıyor. Deniz'i tanıyanlar Denizdeki "Engin"liğin nereden geldiğini zaten bilirler. Yorganın temiz düzenli görünümü de Arındaki temizliği, paklığı ve disiplini andırıyor. Bu renklerle birlikte pembe renk de uyumlu bir görünüm sergiliyor. Siz de kendi tasarımlarınızda çeşitli renkleri kombine edebilir, değişik çalışmalar meydana getirebilirsiniz.



Arın ve Deniz'in düğünlerinde her ikisinin de mutlulukları her hallerinden belliydi. Onlar zaten çoktan mutluluğu haketmiş kişiler. Sağlam karakterleri ve duruşları bunu gösteriyor. Oğlum Ankara'ya okumaya gittiği zaman ikizi kadar olmasa da çok sevdiği ( Hacked by Özgür :) ) bir arkadaş edindi. Onların arkadaşlıkları yıllar sürdü ve daha da sürecek gibi görünüyor. E tabi bunca paylaşımdan sonra Arın bizim de oğlumuz, Deniz bizim de kızımız oldu. Böyle güzel ve temiz kişilerle tanışmak hayatta çok az başımıza gelen şeyler. Oğullarımın seçtiği arkadaşlar kendileri gibi hep pozitif oluyorlar. Dolayısıyla arkadaşları ve onların kız arkadaşları, erkek arkadaşları, eşleri de hep aynı düşüncede, aynı karakterlerdeler. Birlikte oldukları zaman çok güzel göz kamaştıran bir tablo meydana getiriyorlar. Bunun en güzel örneğini bu yaz tanıklık ettiğimiz Arın ve Deniz'in düğünlerinde de gördük. Özellikle bu güzel çiftin oğlumu nikah şahidi yapması oğlumu çok sevindirdi. Öyle ya böyle bir çiftin nikah şahidi olmak insanı onurlandırır. Bu düğünde arkadaşlığın ne olduğunu en güzel şekilde gösterdiler bize.







Şimdi gelelim bu güzel, göz alıcı ve emek değer teorisine göre çok değerli yorganın yapılışını anlatmaya: İşe kumaşları kesmekle başlıyoruz. 13x13 cm ve 10x10cm büyüklüğünde kareler kesilecek. Büyük kareler çeşitli kumaşlardan ve renkli olacak. Tabi isterseniz tek renkten de yapabilirsiniz ama renkli yapmanız olaya renk katar :) Astar olarak kullanılan küçük kareler tek renk yada farklı olabilir altta kalacağı için renkleri çok da önemli değil.







Büyük karelerin dört kenarından ortalarından katlayarak 10cm kalmaları sağlanacak. Karelerin ortasında pile oluşturulacak. Astar parçanın ortasından 3cm kadar kesilecek. Buradan içine elyaf konulacak. Astar ile hazırladığımız üst kareler üst üste konarak üstten dikilecek. 400 parçadan kareler oluşturulacak. İş geldi birleştirmeye 16 kareyi istediğimiz renkleri yanyana dikerek başlıyoruz. İkinci sırada renklerin devam etmesini istiyorsak dikkat etmeliyiz. 25 sıra örtü boyuna iyi geliyor. Buraya kadar yapıldıysa işin yarısı bitmiş sayılır. Yorganın yüzünü yere gelecek şekilde serdim ve tersine 150x220cm boyunda elyaf koydum. Bunların üzerine 160x220cm lik astar koydum. Teyelleyip ters yüz ettim. Fazlalıkları alarak kenar çevirdim. İki kenardan elimin sığacağı kadar biraz boşluk bıraktım. Buradan o sırada bizi ziyarete gelen Zeynep ve Özgür'ün üstün çabalarıyla, herbir kareye elyaf koyarak doldurduk. Dikilmeyen yerleri tekrar diktim. (İlk yaptığımda önce kareleri doldurmuştum ve daha sonra astarı dikerken makinede çok zorlanmıştım.) Böylelikle yorgan bitmiş oldu. Bu kadar emek ancak sevgiyle olur. Ben bunu 3 çocuğuma da yaptım. Şimdi 4.oldu. Her biri sevgi ile mutlulukla kullansın...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Beyaz kolye

Beyazlık saflığı ve temizliği simgeler. Etrafımızın bu kadar kirli olması, kirliliklerin temizlenmesi gerektiğini düşündürüyor. Nekadarını düzeltebiliriz bilebilmek çok zor. Bizler elimizden geleni yapmalı ve en azından etrafımızı güzelleştirmek, renk katmak görevimiz olmalıdır.
Bunları düşünürken arkadaşımın boynunda gördüğüm çok beğendiğim kolyeyi yapmak istedim. Çok zarif, beyaz elbise ile çok uyumlu göze de çok hoş görünen bir kolyeydi. Bu kolyeyi yapmak için misina ve orta büyüklükte beyaz boncuk gerekiyor. Misinaya boncuklar dizilir. Üçer boncuk alarak bağlanır ve kısa aralarla bu işlem devam eder. Boyun ölçünüze göre uzunluğu ayarlanır. 6-7 sıra yapıldıktan sonra uçlar kapama ile kapatılır. Size güzel ve şık bir tasarım.
Temiz güzel günlerde kızımın kullanması dileğiyle.....................

1 Ağustos 2010 Pazar

Şans Bilekliği


'İnsanlar şanslarını kendileri belirler' denir. Bu ne kadar doğru onu bilmiyorum. Fakat yine de gerçekleşmesini arzu ettiğimiz konularda daha tutarlı ve istekli olmak gerektiği kesin. Konunun kararlılıkla üstüne gidilirse şans insana daha çok gülebiliyor. Yani bazen şansımızı kendi hamlelerimizle yaratabiliyoruz. Ben bu bilekliği satan hanımı görünce şuna inandım ki insanlar isterse kazanabiliyor. Bahsettiğim hanım İzmir'in sıcak gününde elinde tuttuğu uzun bir sopaya çiviler çakmış, bu çivilere çeşitli boylarda yaptığı bu bileklikleri takmıştı. Belli ki çok zor durumda, gururlu bir hanım bu bileklikleri satacak ve eve ekmek götürecek. Ben de yanaştım, biraz sohbet ederek bileklikleri denedim. Koluma göre denk geleni beğendim ve aldım. Yolda arkadaş görünce önce altın telle mavi boncuktan yapılmış olduğunu zannetmiş. Beğendiğini ifade etti. Birkaç gün sonra Kemeraltı'nda aynı boncuklardan gördüm. Ben de boncuk alarak paraya ihtiyacı olan bir arkadaşa iş sağlamak istedim. Bilekliğin yapılışını önce aldığım bileklikten bakarak yapmaya çalıştım. Boncukları arkadaşa götürdüm fakat aldığım yanıt "Hayır ben bunu yaparak gözlerimi bozamam" şeklinde oldu. Bana kalan boncuklarla ben çeşitli bileklikler yaptım ve sevdiğim kişilere uğur (şans) getirmesi dileğiyle verdim. Alanlar çok sevindi, hele hele özellikle huzurevinde ki Şükran Teyze çok sevindi. Her ziyaretimde bana bilekliği gösterir. Pazarda satan hanım tezgah açmaya başladı. İşini daha çeşitlendirerek büyütmüş. Yani şansı kendi eliyle büyütmüş.

Şimdi gelelim bilekliklerin yapılışına: Şans Bilekliklerini yapmak için sarı ve mavi boncuklarla, naylon ip, iğne gerekir. İğneye 3 sarı bir mavi boncuk geçirerek başladım. Daha sonra tekrar 3 sarı boncuk geçirip, mavi boncuk yanındaki sarı boncuktan geçirdim. Mavi bocuk etrafında 6 sarı bocuk oluştu. Tekrar 3sarı 1 mavi boncukla devam ettim. Sıra sıra dizildi. Bunu yaparkaen bilekliği görmek gerekebilir. Ben bu bilekliğe şans bilekliği dedim. Takan arkadaşlara dostlara iyilikler getirsin.

Bugün sık sık bahsettiğim güzel kızımın doğum günü. Kendisine mutluluklar dilerim. Herşey gönlünce olsun...